Doç. Dr. Ekrem Ferlengez

TELEFON

(0216) 457 3737

Kanser öncüsü lezyonlar kompleks heterojen bir gruptan oluşmaktadır. İnsitu kanserler meme kanserlerinin %21’ini oluşturmaktadırlar. Temel olarak bazı kanserler süt kanallarından gelişirken diğer bir kısmı süt üreten lobüllerden gelişmektedir. Süt kanallarından gelişen kanserlere duktal kanser denirken süt üreten lobüllerden gelişen kanserlere lobuler kanser denmektedir. Son yıllarda hem süt kanalları hem de lobuller terminal duct lobuler unit(TDLU) denilen yapının ortak parçaları kabul edildiğinden patologlar bu iki tip meme kanseri alt tipini no special type(NST) invaziv kanser olarak rapor etmektedirler.

Kanser öncüsü lezyonlar dünya sağlık örgütüne göre risk sıralaması azdan çoğa doğru sıralandığında şu şekildedir; Atipili düz epitel(FEA), Atipik Duktal Hiperplazi(ADH) ve Atipik Lobuler Hiperplazi(ALH), Duktal karsinoma insitu(DCIS) ve Lobuler karsinoma insitu(LCIS) şeklindedir. DCIS ve LCIS aslında kanser kabul edilmelerine rağmen malign kanser olarak yani invaziv kanser olarak tanımlanmazlar genelde hastalar arasında iyi huylu kanser olarak bilinirler. ADH ve ALH ile DCIS ve LCIS arasındaki temel fark lezyonun boyutudur 2mm altındakiler bulundukları alana göre ADH ya da ALH olarak tanımlanırken 2 mm üstünde olanlar DCIS ve LCIS olarak değerlendirilir. Biyopsi sonuçlarında DCIS ve LCIS çıkan hastalarda bu alanlar ameliyat ile çıkarılarak kesin tanının parafin bloklarda konulması gerekirken diğer bahsedilen lezyonlar iyi bir radyolojik ve patolojik yorumlama sonrasında hasta özelliklerine göre takip edilebilir yada eksizyon önerilebilinir. LCIS pleomorfik LCIS alt tipi hariç olarak kitabi olarak takip edilebilmektedir fakat kalın iğne biyopsisi ile LCIS tanısı koyulanların yaklaşık üçte birinin tanısı eksizyon materyalinde değişmektedir dolayısı ile LCIS tanısı alan hastalar pleomorfik LCIS haricinde memedeki şüpheli bölgenin çıkarılması sonrası tanı değişmedi ise tedavisiz takip edilebilirler. Pleomorfik LCIS tedavisi ve takibi DCIS gibi yapılmalıdır.